- Santiyede çalisan mühendislerin isin organizasyonu vb. sagladigi, teknik bilgilerin fazla kullanilmadigi, aslinda fazla mühendislik yapilmadigi söyleniyor.
Santiye'de en cok ihtiyacini duyacagin teknik bilgiler yapi malzemesi üzerine olanlardir herhalde. Onun disinda hemen hemen cogu disiplinden bir teknik bilgiye ihtiyac duymazsin. Yapi statigi, yapi dinamigi vs santiyede hic kullanilmaz. Betonarme yapi yapsan dahi betonarme hakkinda yine cok cok az teknik bilgi kullanirsin. Santiyeci olmak istiyorsan yapi malzemeleri hakkinda iyi bir alt yapiya sahip olmani öneririm. Isin organizasyonu kismina gelirsek de orada yine metodlar vs var bir sürü ama Türkiye'de bu metodlar ne kadar kullaniliyor bilmiyorum. Ufak santiyelerde zaten is organizasyonu dedigin oldukca basit bir is. Is organizasyonu metodlari daha cok büyük capli ve bir cok isin ayni anda yürümesi gereken santiyelerde gerekiyor. Santiyeci icin en önemli iki dal yapi malzemesi ve yapi isletmesi bence.
- Peki santiyede çalisan mühendis ile tekniker, formen arasindaki fark nedir?
Isi formenlerden ögrenmeye kalkan mühendis özellikle Türkiye'de bir cok seyi yanlis ögrenir. Türkiye'de uygulamasi yapilan islerin cogu bastan savma yapilan isler. Yillardir bir isin o sekilde yapilmasi o isin dogru oldugunu da göstermez. Formenler de yaptiklari isi deneyimle elde eden kisiler. Yani santiyede önceden nasil gördüyse öyle ögrenen kisiler. Santiyede sürekli yanlis uygulama gördüyse yanlis ögrenmistir ama uygulamanin dogru olup olmadigi üstüne pek düsündüklerini sanmam. Türkiye'de mühendislerin bile yaptiklari uygulamalar hakkinda ne kadar fikir sahibi oldugu tartisilir ki bence yaptiklari tasarim hakkinda fikirleri falan yok. Sadece santiyedeki mühendisler degil proje yapan mühendisler bile yaptiklari seyleri ezbere yapiyor Türkiye'de. Bir yerden nasil yapilmasi gerektigini görüyor (ezbere), sonra da sürekli o sekil yapiyor modellemelerini/tasarimini. Mesela tasarim yapan mühendis duktil dizayn yaptigini saniyor ama dolgu duvarlari cercevenin hareket etmesini engelleyecek sekilde insa ediyorlar. Burada bir tezat var. Cerceveye bitisik dolgu duvar imal edersen bu sistem artik cerceve olmuyor. Sen bu sistemi sadece cerceve olarak modelleyip hesap edemezsin. Duktil davrandigini varsaymak daha da sacma. Türkiye'de mühendislik veya egitim diye bir sey de yok. Millet bir seyleri bir yerden ezbere bir sekilde görüyor ve öyle uyguluyor sürekli. Bu yaptiklari seylerin yanlis oldugunu söylediginde de sacma sapan argumanlarla savunuyorlar. 3 hafta önce yapi dinamigi prof'u ile bu dolgu duvar konusunu konustum. Kendisine Türkiye'de yapilan tipik dizayn ve insaatin nasil oldugunu anlattim. Yani mühendislerin duktil tasarim yapmayi amacladigini ama insa ederken dolgu duvarlari cerceveye bitisik imal ettiklerini ve dizayn asamasinda dolgu duvarlari sadece cizgisel yük olarak girdiklerini, dolgu duvarlarin rijitligini göz önüne almadiklarini anlattim. O da bu tasarim seklinin oldukca yanlis oldugunu anlatti. Yani demek istedigim mühendisligin döndügü düsünüldügü proje kisminda bile aslinda mühendislik dönmüyor, ezbere is dönüyor. Kisaca Türkiye icin konusursam (genel olarak, istisnalar haric) mühendis ile tekniker arasinda fark falan yok. Avrupa'daki, Amerika'daki teknikerler Türk mühendislerden daha iyidir. En kötü ayni seviyededirler.